Giriş
Günden güne kültürümüzün kayıplara karıştığı ve kültür değerlerimizin nesilden nesile aktarılma işinin külfet sayıldığı bu dönemde Halk Edebiyat ürünlerinden olan ve derin anlamlar ifade eden kültür değerlerimiz manilerimizi imkânlar ölçüsünde derleyerek hem ölümsüzleştirmek hem de bu değerlerimizi siz okuyucularımızla paylaşarak bu çalışmada binlerce mani içinden içinde ispir kelimesi geçen manilerden bir demeti siz okuyucularımızla paylaşmak istedik.
Bu çalışmanın ortaya çıkmasında ve derleme aşamasında yardımını esirgemeyen bütün ispirli hemşerilerime teşekkürler eder saygılar sunarım.
Maniler
Maniler Halk Edebiyatımızın diğer ürünleri gibi anonim olduğu için makalemizde yer alan manilerin bir kısmı ile birçok yöremizde karşılaşmak veya benzerlerini bulmak mümkündür. Yöresel olarak addedilen maniler, söylendiği yörelerin özelliklerine göre muhteva, iklim, isim değişiklerine uğrayarak karşımıza çıkmaktadır. Bu benzerlikler ve kısmi değişiklikler, toplumumuzun tasada ve sevinçte aynı duyguları taşıdığını ve aynı değerlere inandığını gösteren ve vatanımızı bölmek isteyen bölücü zihniyete memleketimizin bütünlüğünü göstermek açısından ne büyük bir cevaptır.
Halk Edebiyatı ürünleri, yeni nesiller üzerinde milli duyguları pekiştirmek ve beslemek bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu fikir doğrultusunda bu değerlerin derlenip ortaya çıkarılması ve korunması memleketimizin geleceği ve bütünlüğü için gerekli ve elzemdir.
Derleme Yöntemi
Derlediğimiz manileri aslına uygun olarak vermeğe çalışmamıza rağmen, bazı seslerin alfabemizde karşılığı bulunmadığı için elimizde olmayan aksaklıkların vukua gelmesini önleyemeyerek birçok kelimeyi aslına uygun olarak veremedik, ispir ve yöresinin, dil sahası olarak Azeri Lehçesi’ne yakınlığı göz önüne alındığı zaman bu çalışmanın yazıya geçirilmesindeki zorluklarda kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Bugün yazı dilimizde kullanılmayan inceltme ve uzatma işaretlerinize,â,) yanı sıra bazı seslerin karşılığı olabilecek harflerin olmaması bu gibi çalışmalarda bir zorluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün yöre halkının kullanmakta olduğu dil içinde bazı yabancı asıllı kelimelerin varlığı da bu zorluğu artırmaktadır diyebiliriz.
Bu aksaklıkların bazılarını kendi imkânlarımız dâhilinde gidermeye çalıştık. Bahçe kelimesinin yöresel söylenişini verebilmek için (h) harfinin karşılığı sayılabilecek (ğh) harflerini kullanarak bağhça şeklinde yazdık
Halk Edebiyatı ürünlerinin halkımıza hitap ettiğini bildiğimiz için bu çalışmamızda transkripsiyonlu yazma yoluna gitmeği de gereksiz bulduğumuzdan elinizde olan bu eseri bu çalışmamızda transkripsiyonlu yazma yoluna gitmeği de gereksiz bulduğumuzdan elinizde olan bu eseri bu şekilde sizlerin hizmetine sunduk.
Manilerden Örnekler
Acı payam çoğh olur,
Şu İspir’in köyünde,
Gızlar belimi büker,
Nazli yarın öğünde.
Ağ goyun gara goyun,
Çığhın çatıya goyun,
ispir’den ayrılmışım,
Adımı dertli goyun.
Al ehram nağhışları,
Çığhamam yoğhuşları,
ispir’e selam götür,
Ovacuğ’un guşları
Giydim çaruğhlarımı
Gel bağla bağlarıni
Ne zaman aşacağım
İspir’in dağlarıni.
Gapının öni fişne
Çığh dalında yün işl
İspir gizin var ise
Ede beni enişte.
Gara tepir yağharım
Çığhar yola bağharım
Eğer yarim gelmese
Çöl İspir’i yığharım.
İspir’in bu yolunda
Altın burma golunda
Oğlan seni alırım
Asgerliğin sonunda.
İspir’in gavağhları
Dolu gider arğhları
Dalda almiya benzer
Yarimin yanağhları.
İspir’in kirazlari
Ne hoş olur yazlari
Hep mi güzel oluyor
Şu İspir’in gızlari.
İspir’in meşeleri
Toptur menemşeleri
Yari esger ettiler
Gan ağlar köşeleri.
İspir’in mezerlüği
Üstüne üzerlüği
Heç kimseye benzemez
Yarimin güzelliği.
İspir’in öni gamiş
0 yardan meytip gelmiş
Meytibi baş üstüne
Gendi niye gelmemiş.
İspir’de gül bitmez mi
Süpürseler getmez mi
Beş senedür hasretük
0 da bize yetmez mi.
İspir’den aşiyorsun
Odun mi taşiyorsun
Bit mi yedi pire mi
Başıni gaşiyorsun.
İspir dört dağ içinde
Gülli bardağh içinde
Ben ispir'i severim
Anam babam içinde.
Bağhça bağhçiya bağhar,
Ortadan bir çay ağhar,
ispir’in güzelleri
insana yan yan bağhar.
Bulguru aşurturlar
Kaynatup taşurturlar
Şu İspir’in gızlari
Adami şaşurturlar.
Çorabın ağına bağh
Destele bağına bağh
Her ağhlına gelende
ispir’in dağına bağh.
İspir gibi var midur
Selvi boyli yar midur
Yari benden alanın
Cesareti var midur.
İspir’de elma çoğhtur
Yiğitlere eş yoğhtur
Yiğidimin golünü
Bükecek iğit yoğhtur.
İspir’in ağaşlari
Türli çiçeyh başlari
Gelem ile çekilmiş
Nazli yarın gaşlari.
İspir’in çardağhlari
Su doli bardağhlari
Ne güzel yazi yazmi
0 yarin parmağhlari.
İspir’in asmasiyim
Bezirgan basmasiyim
Bene hekim getürme
Ben sevda hastasıyım.
İspir’in dağlarına
Çiçeyhler töküliyor
Yarim köç etmiş gidir
Yüreğim söküliyor.
İspir’in galesiyim
Dibinin lalesiyim
İspir’den bir kız aldım
Ben onun kölesiyim.
İspirliyim her anda
Öcüm galmaz yılanda
Şeytan bir defa geldi
Dayağh attım harmanda.
ispir saldır salınmaz
Dibi daşdur delinmez
Öyle bir yar sevmişim
Çalımından geçilmez.
ispir sen evrülesin
Çarğh ola çevrülesin
Yar içinden çığhınc
Himinden devrülesin.
ispir’in taşına bağh
Gözümün yaşına bağh
Ben gurbete giden de
Otur da peşime bağh.
İspir’in üzerine
Osmanli yapilar
Ne anam var ne babam
Kitledim gapilari.
Dağ başında kirazlar
Niçin meyva vermezler
Şu İspir'in gızlari
Söz verür de gelmezler.
Eğil gavağım eğil
ispir’in üsti çeğil
Gidin diyin yarıma
O benim yarım değil.
Getti gidenim getti
Boyi fidanım getti
ispir’in köşesinde
Düzen düzenim getti.
İspir’in yoli dardur
Meytibin dili vardur
Durmaya da gelesin
Dünyada ölüm vardur.
İspir kimi var midur
Minaresi dar midur
İspir’e gelen gizin
Ecep ağhi var midur.
İspirli üstü kirli
Ne gezersin kibirli
Fakirlik köti geldi
Keyfi bozmaz İspirli.
Küp içinde incirim
İspir’in pirinciyim
Yarim gitmiş yar sever
Ben burda narinciyim.
Şu çayırda bi guzi
Bunlar guzunın izi
Beni yağhtın yandurdun
İspir’in güzel gizi.
Şu İspir’in düzüni
Keçi otlar yüzüni
Ölmesem de bir görsem
Nazli yarin yüzüni.
Şu İspir’in sazlari
Gölde yüzer gazlari
Gelinleri neyise
Pek güzeldür gızlari.
Tren geliyor tren
İspir’in neresinden
Ben yarimi tanırım
Okul elbisesinden.
Yağmurun öği geldi
Bostanın göği geldi
Galğhın Ortagollilar
İspir’in beği geldi
Yedim yayla yoğurdi
Yüreğim bulaniyor
Şu İspir’in gızlari
Peşime dolaniyor.
Yol üstünde kedi var
Kedi değil adı var
İspir’in gızlarının
Gaymağh kimi tadi var.
Zeyrek’i aydınlattı
Gecenin yıldızları
İspir’de bir tanedir
Şu Zeyrek’in kızları
Koşma
Koşma sözcüğü koşmak mastarının türevidir.
Koşmanın kendisine has ezgisi vardır. Koşmalarda dörtlük sayısı genellikle 3'ten az 12’den fazla olmaz. Klasik koşmanın kafiye şeması xaxa, bbba, ccca şeklindedir.
Türk kültürünün vazgeçilemez folklor ürünleri arasında yer alan koşmalar ispir ve çevresinde de geniş bir zenginliğe sahiptir. Koşma-Ağıt tanımları ispir ve çevresinde aynı tanıma gelen acıklı bir olayı veya ölen birinin ardından duyulan üzüntüleri dile getirmek için söylenen halk edebiyatı nazım birimi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Aşağıda vereceğimiz örnekte bunu açıkça görebileceğiz.
İspir Ulubel Köyünden birkaç genç kız açık bir havada Çoruh Nehri kenarından pancar toplamak için köyden ayrılırlar. Yer, içer, güler eğlenirler ve hep beraber kalkarlar Çoruh Nehri kenarından pancar toplamaya başlarlar. Gökyüzü berrak, açık bir hava olduğu için nehirden herhangi bir korkuları yoktur. Gelgelelim ki Bayburt tarafına kuvvetli yağan yağmur Çoruh Nehri’ni bir anda kuş uçmaz bir hale getirmiş ve nehir son hızla akmaya başlamıştır, işte bu felaket nehri hiçbir şeyden habersiz olan genç kızları gafil avlamış ve toz toprak içinde kapmış götürmüş. Uzun süren aramalardan sonra genç kızların cesetlerine ulaşılmış.
İşte bu koşma o genç kızlarımız için söylenmiştir.
Koşma Örneği (Ulubel Koşması)
Kara bulut kimi dağa çökersin
Açar yumar Ulubel’e tökersin
Dört kişinin bellerini bükersin
Bele firget ölüm sebep elinden
Sebep elinden de firget ölümden.
Ulubel dediğin topraği ganni
Zekiye dediğin o da nişanni
Sağa sola vurdun gaş degge cani
Bele firget ölüm sebep elinden
Sebep elinden de firget ölümden
Hecer’in annında hilal gaşlari
Gumnara garışti siyah saşlari
Dağa taşa çığhti yalvarışlari
Bele firget ölüm sebep elinden
Sebep elinden de firget ölümden
Alt köylüler salacami bağlasın
Mahbup gelsin hangi birin ağlasın
Alını çığharsın gara bağlasın
Bele firget ölüm sebep elinden
Sebep elinden de firget ölümden
Mahbup’da der yanarımda gezmeyin
Gara meytibimi yara yazmayın
Asker ocağında bağrın ezmeyin
Bele firget ölüm sebep elinden
Sebep elinden de firget ölümden
Türkü
Ezgi eşliğinde söylenen halk şiiridir.
Türk halk edebiyatı nazım şekli ve türüdür. Ezgisi yönüyle diğer halk şiiri türlerinden ayrılır. Türküler genellikle anonimdir. İsimleri bilinen saz şairlerinin söyledikleri de giderek halka mal olmuş ve bunlar da anonimleşme eğilimine girmiştir.
İspir ve yöresinde türkü dendiği zaman akla; genellikle düğünlerde, eğlencelerde ve diğer etkinliklerde oynanan halk oyunlarının ayrılmaz parçası olan ve karşılıklı söylenen manilerden kurulu nazım birimi akla gelmektedir.
Bölgemizin araştırmayı bekleyen ve zaman içinde kaybolan zengin folklor yapısı içinde bir örneği aşağıda veriyorum.
Türkü örneği
Asker yollamışım.
Kömür gözlü yarimi
Al mendili yumuşum
Yumuş ta kurutmuşum
Yazı yazdım karadan
Dağlar kalksın aradan
Kavuşmamız güç oldu
Kavuştursun yaradan
Yanımış süt tenceresi.
Caminin minaresi
Küçükçe penceresi
Hanım gitmiş gezmeğe
Mendilim var sandıkta
Kalmışım karanlıkta
Eli elimde olsa
Kalırım samanlıkta
Mendil Dilene Kadar
Yuyup silene kadar
Gidiyorum Gurbete
Bekle gelene kadar
İspir ve Çevresinde Giyim-Kuşam
İspir ve çevresi giyim-kuşam olarak üç ayrı faklılıkla karşımıza çıkar. Bu farklılıklar Erzurum, Karadeniz (Rize) az da olsa Kafkas (Artvin) bölgeleri olarak sayılabilir. Giyim-kuşamda bu üç bölgenin karışımı olarak dördüncü ve İspir ve çevresine has bir giyim tarzı da oluşturulmuştur ki bu giyim tarzı genelleşmiş sayılabilir.
Genelleşen bu giyim tarzı ispir ve çevresinin kesin çizgilerle hiçbir bölgenin giyim-kuşamınm etkisinde kalmadığını ortaya koymaktadır.
Giyim-kuşamdaki bu farklılıklar sosyal hayata kültüre ve halk oyunlarına da yansımış olmasına rağmen zaman içinde modern giyim-kuşamın genele hâkim olduğu görülmektedir.
Kadın Giysileri
ÇARIK:
İnek veya öküz derisinden yapılır. Deri dabak yapıldıktan sonra çatık yapılır. Deri suda bir hafta bırakılır. Bir hafta sonra tüyler yolunur. Ayak ölçüsüne göre kesilerek yine deriden yapılan sırımlarla dikilir.
ÇORAP:
Şal, yün, keçi kılı, tiftik, pamuk,(orlon) gibi ipliklerden yapılır. Önce teşikle ip eğrilir.İp eğrildikten sonra mevsime göre çoraplar örülür ve örnekler koyulur.Önceleri iplikler kök boyalarla boyanarak kullanılırdı.
DON:
Kadının iç çamaşırı olan don özel desen ve keten bezden yapılır. Don genellikle uzun bilekten bele kadar dikilir. Donun paçalarına lastik takılır. Donun üst kısmına da lastik takılır. Yedi büzgü şeklinde büzgülenerek dikilir.
İĞNELİK:
Koyun derisinden dabak olmuş derinin tüyleri yolunarak ortası yün veya pamukla doldurulur, üzerine kumaş veya kadife geçirilir, üçgen şeklinde bir iğne taşıma aracıdır. İğneliğin üzerine iğne ve filkete batırılır. iğneliğin bir metre kadar ipi bulunur bu ip iğneliğin büzülmesine sebep olur ki ip çekildiği zaman iğneler görünmez ve batması önlenir.
KUŞAK:
Bir veya bir buçuk metreden yapılır. Küçük veya küçük kuşak diye iki çeşidi vardır. Çeşitli ipliklerle örülür ve çeşitli desenlerle yapılır. Genellikle: pembe, yeşil renk kullanılır. Desenlerde kilim motifleri vardır.
YELEK:
iki tip yelek vardır. Uzun kollu, kısa kollu. Uzun kollular kışın, kısa kollular yazın giyilir. Üç parça halinde ayrı ayrı örülerek sonradan birleştirilir. Şiş ile örülür.
GINÇ (GANÇ):
Kadınlar kafalarına yazma, tülbent gibi örtüler örttükten sonra bunların üzerine 2 cm kadar genişlikte bir yazmayı bağ gibi bağlarlar. Bu hem sağlık hem de saçların görünmemesi için kullanılır.
ATKI:
Bir metre kare şeklinde yünden atkılar kullanılır. Bu atkılar kadının başını ve üst vücut hatlarını dışarıya göstermemek için kullanılır.
ÇARŞAF:
Genellikle siyah, çok az mavimsi renkli kumaştan yapılır. Bütün vücudu hatta yüzü de örten çeşitleri vardır.
TASTAR:
Kumaştan veya örgüden yapılan ve iş zamanında ayrı, sair zamanlarda ayrı kalite ve renklerden müteşekkül bu giysiler. Peştemal gibi öne bağlanır. Bele bir ip ile tutturulan tastar dizlere kadar uzanır. Genelde kadının ön kısmını kapatır.
İŞLİK:
Bugünkü manada atletin bir benzeri olup önü düğmesiz belden yukarısını kapatan bir çeşit giysidir.
KOLÇAK:
Dirsekten bileğe kadar iki ucu lastikli kumaştan yapılmış bir giysidir. Bu giysi elbise kollarının kirlenmesini ve erken yırtılmasını önler.
FES:
Kadınlar arasında özel dikilmiş feslerin kullanıldığı bilinmektedir. Yuvarlak üst kısmı düz daire şeklinde fesler dikilerek kullanılırdı.
Erkek Giysileri
ÇARIK:
Kadın çarıkları ile aynı özelliği gösterir.
ÇORAP:
Kadınların giydiği çoraplarla aynıdır. Erkeklerin çorapları dize kadar olmaz, ayrıca fazla örnekli de değildir. Kadınların motiflerinde: aşk, sevgi;erkeklerinkinde ise:kahramanlık,gelenek ve göreneklerle ilgili örnekler vardır.
ŞALVAR:
Erkeğin özel giysilerindendir. Renk seçiminde hassa davranılan bir giysidir. Siyah, yeşil ve mor renkleri kullanılmıştır. Üst kısmına lastik veya iki metre kadar özel örülmüş ip bağlanır. Şalvarın alt paçalarına da lastik geçirilir. Arası oldukça akımına bulunan şalvar, insanın rahat gezebilmesini kolaylaştırır. Dikimine özen gösterilir. Pileli olanları zenginler; pilesiz olanlar ise fakir sayılan kişiler giyerdi.
KUŞAK:
Kuşaklarda renkler çok önemlidir. Yünden örülen kuşaklar yanında hazır satılanlar da vardı.
YELEK:
Üç parça halinde kumaştan dikilir. Parlak parça arkaya, sade parçalar ise yanlara gelecek şekilde dikilir. Yelek üzerine genelde iki adet cep dikilir.
SARIK:
Genelde hazır şekilde satılan sarı kırmızı karışımı renklerden meydana gelen buzun bezlerin belirli bir sitilde kafaya sarılan şekline denir.
FES:
OsmanlI döneminde kullanılan fesin yöremizde de kullanıldığı bilinmektedir.
Mani ve türkülerin yeşerdiğin yerlerden ve kültürden örnekler
Kaynak: İspir - Pazaryolu Tarih, Kültür ve Ekonomi Sempozyumu, 26-28 Haziran 2008 İspir
Ahmet AYDIN, İspir Anadolu Lİsesi, İspir, Erzurum