İspir, idari bölümlenme bakımından Erzurum ili sınırları içinde coğrafi bölümlenme bakımından ise Karadeniz Bölgesi’nin, Doğu Karadeniz Bölümü’nde yer alır. İspir ve çevresi; böylece Doğu Anadolu Bölgesini, Doğu Karadeniz kıyılarına ve Kafkaslara bağlayan tarihin çeşitli dönemlerinde askeri ve ticari amaç ile kullanılmış doğal ve tarihi yollara sahiptir. Bu doğal yollar Kafkaslardan gelerek Erzurum’da düğümlenerek Erzurum’u doğunun batıya açılan kapısı konumuna getirmektedir. İspir ise bu kapının Erzurum’dan Karadeniz’e ve daha batıya açılan penceresi konumundadır. Özellikle Serçeme-ispir güzergâhı kale ve garnizonlarla güvenlik altına alınmış çok eskiden beri kullanıma açık bir bölgedir. Maden yataklarını kontrol altında bulundurabilmek ve kısa zamanda Karadeniz sahiline ulaşabilmek için bu yolların kullanılması kaçınılmazdır.
Bölgenin tarih öncesi çağları incelendiğinde Son Kalkolitik ve özellikle Eski Tunç Çağı’ndan itibaren yoğun yerleşmelere ve siyasi örgütlenmelere sahne olduğu anlaşılmaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden birisi hiç şüphesiz en eski çağlardan beri önemli ticari ve askeri yolların kavşak noktasında yer alması ve Çoruh Nehrinin sınırları içerisinde bulundurmasıdır. Bu stratejik konum ile İspir ve çevresi tarih boyunca yaşanan birçok göçten ve seferden etkilenmiştir. Yine stratejik konum ve jeolojik yapının bir sonucu olarak savunulması kolay olan bu bölge tarihi çağlarda, Hayaşa ve Daya(e)ni Krallıklarının merkezi olmuştur.
MÖ. III. bin yılda Asya kökenli Hurriler’in iskanı ile orijin bölgesi Erzurum ve çevresi olan önemli bir kültür olarak Karaz Kültürü meydana gelmiştir. Bu kültür yayılım alanı içinde Doğu Anadolu’da ve Kuzeydoğu Anadolu’da olduğu gibi Son Kalkolitik ve Eski Tunç Çağı boyunca ispir ve çevresinde hâkim unsur olmuştur. Kuzeydoğu Anadolu’nun dolayısıyla da ispir ve çevresinin tarihi çağları hakkında en eski yazılı belgeler Hayaşa Krallığı hakkında bilgi veren Hitit Krallarından Tuthalya III. (M.Ö. 1410-1390), Şuppiluliuma I. (M.Ö. 1385-1345) ve Murşili II. (M.Ö. 1344-1308) dönemlerine aittir.
MÖ. XIII. yüzyıla gelindiğinde Asur kayıtlarına göre bölgede birçok krallık bulunmakta ve bunlardan en önemlisi olarak Daya(e)ni/Diau(e)hi’de olduğu görülmektedir. Bu krallığında Hayaşa krallığı gibi Hurri kökenli ve akraba olduğu kabul edilmektedir. M.Ö. XIII. yüzyılda kuruluşunu tamamlayan Urartu Devletinin bölgenin verimli ovalarından yararlanmak ve zengin yer altı kaynaklarını kullanmak için kuzeydoğuya yönelik Daya(e)ni Krallığı üzerine defalarca seferler düzenlemiştir. Daya(e)ni Krallığı’ndan sonra bölgede önemli bir şekilde Urartu varlığı görülmektedir.
Bölgede genel olarak Eskiçağ’da Hurriler, Hayaşalılar, Daya(e)niler, Urartular, Kimmer ve İskitlerin varlıklarından söz edilebilir. Bu yoğun iskân Orta Çağ’da ve daha sonraki dönemlerde de devam etmiştir.
Bölgede 1998 yılından itibaren aralıksız olarak devam ettirdiğimiz tarihi ve arkeolojik yüzey araştırmaları sonucunda tespit edilen yerleşmelerin büyük bir kısmını kaleler oluşturmaktadır. Engebeli coğrafi yapı ve iklimin etkisi ile büyük oranda doğal tahribata uğrayan yerleşmelerin dönemsel olarak büyük bir kısmının günümüzdeki yapıları itibariyle Orta Çağ özelliği taşıdığı görülmektedir. Bölgedeki incelemeler devam ettikçe bölgenin erken dönem tarihinin daha belirgin bir şekilde ortaya çıkacağını düşünmekteyiz. Yaptığımız bu çalışmalar yaptığımız araştırmalar ışığında tespit edilen merkezler şunlardır.
Kale, Erzurum’un 143 km. kuzeyinde bulunan ispir İlçesi’nin içinde yer almaktadır. İlçenin adıyla anılan kalenin çok defa tamir gördüğü ve yenilendiği anlaşılmaktadır. Kalenin son onarımı sırasında nehirden toplanan taşlardan yapılan alt kısmının üzeri kesme taşlarla örülmüştür. Duvar yapısından anlaşıldığına göre ilk yapıldığı dönemde moloz taşlarından oluşan kale yıkıldıktan sonra tamamen sökülmeyip ayakta kalan duvar kalıntılarının üzerine yeniden yapılmıştır. Erzurum Kalesi’nde olduğu gibi İspir Kalesinde de mescit ve kule yapımı söz konusudur, ispir Kale Mescidi’nin minaresi aynı zamanda gözetleme kulesi olarak da kullanılmıştır
İspir Kalesi’nden Çoruh Nehri’ne inen kaya basamaklı su tünelinin olduğu bilinmesine rağmen kaleye yol yapılması sırasında bu su tüneli tahrip edilmiştir. Kalenin içinde bir de kilise bulunmaktadır. Tamamen yıkılan şapelin duvarlarından ayakta kalan kısımları bulunmaktadır. İlkçağlarda da bölgenin yoğun olarak kullanıldığının bilinmesine rağmen kalenin tarihçesi hakkında bilgi edineceğimiz arkeolojik verilerden maalesef yoksunuz. Özellikle Orta Çağ ve sonrasında yoğun olarak kullanılması ve günümüzde ilçe merkezinin içinde bulunması keramik açısından kalenin değerlendirilmesini olanaksız kılmıştır.
Maden Kalesi
ispir ilçesi, Maden Kazası’na 2 km. ve İspir’e ise 15 km. uzaklıktaki kale, Erzurum-İspir karayolunun kuzeyinde, Maden Kazası’nın doğusunda, İspir’in ise batısındadır. Kalenin hem güney hem de kuzey duvarları halen ayaktadır. Kalenin kuzeybatısında küçük bir dere yatağıyla güneyinden geçen Erzurum-İspir karayolunun hemen güneyinden de Çoruh nehri geçmektedir. Doğu-batı doğrultulu kale iki mekândan oluşmaktadır. Ana kayanın üzerinde yer alan kalenin doğu mekânı, batı mekânına göre daha yüksek ancak daha dardır. Kale surları ana kayanın yapısına uydurulmuştur. Duvarların yapı tekniği Orta Çağ’a aittir. Kalenin temel taşları daha büyük olmakla beraber taşların ebatları kale surları yükseldikçe küçülür. Kalenin mimari yapısı belirgin bir şekilde görülmektedir.
Kalenin girişi, güneydedir. Ancak kuzeybatıdan geçen su yatağına daha kolay ulaşmak için kuzeyden 1x1.5 m. ebatlarında ikinci bir giriş kapısı açılmıştır.
Güney sur duvarlarının hemen altında, teraslama şekli ile oluşturulan bir mekânda iki adet su sarnıcına rastlanmıştır. İki sarnıçtan doğuda olanının çapı 70 cm.dir. Batı da bulunan sarnıç doğudakine oranla biraz daha büyüktür. Çapı, 90 cm.den 1,8 m.ye çıkmaktadır. Sarnıçların bir başka özelliği ise içlerinin taş örgü sistemi ile yapılmış olmasıdır. Kalede iki ayrı duvar tekniği kullanılmıştır. İki kısımdan oluşan kalenin batı mekânındaki surlarda harçlara rastlanırken, doğu mekânındaki surlarda harç kullanılmamıştır. Kaleden toplanan keramikler Orta Çağ özelliği gösterir.
Maden Kalesi
Yeşilyurt (Yusufun) Kalesi
İspir ilçesi’nin 17 km. kuzey batısında yer alan Yeşilyurt Köyü’nün güneybatısında ve 1400 rakımlı Yeşilyurt Köyü’nden oldukça yüksektedir. Ulaşılması çok ama çok güç bir noktada, ovaya tümüyle hâkim bir konumdadır. Bu görünümüyle gözetleme kulesi olduğu fikrini vermektedir. Kale, İspir-Yusufeli yolunu tamamen kontrol altında tutmaktadır.
Çoruh Nehri kalenin güneyinden, güneydoğusuna doğru bir yay çizmektedir. Kalenin güneyi Haziran ayı sonlarında olmamıza rağmen karlı olan Haşan Dağı'na bakmaktadır. Kale İspir- Yusufeli-Artvin karayolunun kuzeyindeki yalçın kayalıklara kurulmuştur. Asıl yerleşim alanı olarak düşündüğümüz kısım ise kalenin kuzeybatısında bulunmaktadır. Kalenin batı eteklerinde Çoruh’a karışan Yeşilyurt Çayı bulunmaktadır.
Kuru duvar tekniği kullanılarak yapılan kale duvarları ana kayadan da faydalanılarak, duvarların bittiği yerde ana kaya devam etmiş, ana kayanın bittiği yerde ise sur duvarları başlamıştır. Yine kalenin kuzey eteklerinde Orta Çağ yapı tekniği ile yapılmış, 5x5 m. ebatlarında mimari bir yapı kalıntısı bulunmaktadır. Kaleden toplanılan keramikler Orta Çağ özelliği göstermektedir. Bu nedenle kalenin bir Orta Çağ kalesi olduğunu söylemek mümkün olacaktır.
Yeşilyurt Kalesi ve Keramik Çizimleri
Devedağı Kalesi
İspir ilçesi’ne 33 km. mesafedeki Devedağı Köyü’nün güneybatısındadır. Üçgen biçiminde yükselen sarp kayalıkların üstüne kireçli harç ve kesme taşlarla oturtulan kale, tamamen Karadeniz yayla mekânları tipinde inşa edilmiştir.
Köyün girişinde ve tüm ovaya hâkim konumundadır. Doğu-batı yönünde uzanan kalenin güney ve güneydoğusu tamamen çam ormanlarıyla kaplıdır. Yine batısından Müezzin Çayı geçen kalenin bulunduğu ana kayanın üstü kısmen düzeltilmiştir. Çok tahrip olmasına rağmen güney surları kısmen ayaktadır. Kalenin kuzeydoğu temel duvarlarına ahşap bir bina inşa edilmiştir. Günümüzde kullanılmayan bu bina oldukça eskidir. Yine kuzey duvarına paralel ve teraslama tekniği ile inşa edilmiş bir başka mekân bulunmaktadır. Mekânın girişi 60 x 60 cm. ebatlarında bir pencere şeklindir.
8x8 m. ebatlarında ve günümüzde cami olarak kullanılan mekân kaleyi ikiye bölmektedir. Kaleyi doğu ve batı yönünde ikiye bölen bu camiden, bir mekândan diğerine geçmek için, açılan bir yol kullanılmaktadır. Kalenin doğu mekânı, batı mekânına göre daha geniştir. Kalenin güneye açılan ve bugün büyük bir kısmı yıkılmış olan giriş kapısının genişliği yaklaşık 3,5 m. civarındadır. Kaleden toplanan keramikler Orta Çağ özelliği taşımaktadır.
Devedağı Kalesi
Karahan Kalesi
Kale, ispir ilçesi'nin 80 km. güneydoğusunda Karahan Köyü’ne 3 km. uzaklıktadır. Kuzey-güney doğrultulu kalenin güneyinde Karahan Kömür işletmeleri bulunmaktadır. Daha güneyde Karahan Köyü, onunda güneyinde İspir-Erzurum karayolu bulunmaktadır. Büyük oranda tahrip olan kalenin etrafını sal taşlarından oluşturulmuş sur duvarları çevirmektedir. Kuru duvar tekniği ile yapılan kale duvarlarından kuzey duvarları kısmen ayaktadır. Kalenin ortasında yine sal taşlarından oluşturulmuş ve çeşitli amaçlarla kullanılan mekân izlerine rastlanmıştır. Kale, 1999 yılında Pasinler ilçesi’nde saptadığımız Cin Kalesi ile aynı özellikleri taşımaktadır. Bu nedenle Karahan Kalesi’nin de İlk Tunç Çağı’nda yapıldığını düşünmekteyiz.
Karahan Kalesi
İyidere Kalesi
İspir İlçesi’ne 35 km. uzaklıktaki İyidere Köyü’nün yaklaşık 1,5 km. güneydoğusundadır. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu kale 1960 m. yükseltidedir. Çevreye tamamen hâkim bir konumda olan kale oldukça yüksek bir ana kaya kütlesi üzerinde yer almaktadır. Kalenin hemen kuzeyinden köyle aynı ismi taşıyan bir dere akmaktadır. Kuru duvar örgü sistemi ile oluşturulan duvar yapısı Orta Çağ’dan daha önceki bir döneme ait olduğunu yansıtmaktadır. Herhangi bir keramik buluntusuna rastlanmayan kalenin girişi, büyük bir olasılıkla en uygun kısmı olan güneydoğudandır.
İyidere Kalesi
Karakale Kalesi
İspir ilçesi’ne 41 km. uzaklıktaki Karakale Köyü’nün yaklaşık 3 km. kuzeybatısındadır. Çevreye hakîm bir konumda yer alan kale 1740 m. yükseltiye sahiptir ve yaklaşık 100 m. yüksekliğindeki bir ana kaya üzerine kurulmuştur. Çevredeki en yüksek ve sarp bir kayalık alan üzerine doğu- batı doğrultulu olarak yerleştirilmiştir. Kalede sur izlerine pek rastlanmamakla birlikte kale aşırı derecede tahrip olduğundan dolayı özelliğini kaybetmiş bir görünüm vermektedir. Kalenin üzerinde kurulduğu zirveden Yusufeli sınırları içerisinde kalan Yokuşlu, Köprügören Kaleleri ve Çoruh Nehri’nin takip ettiği vadi net olarak görülmektedir. Bu özelliğinden dolayı bölgede yer alan küçük kalelerden biri olduğunu ve gözetleme amaçlı yapıldığını söyleyebiliriz.
Karakale Kalesi
Cankurtaran Kalesi
İspir İlçesi’nin 20 km. güneyinde yer alan Cankurtaran Köyü’nün yaklaşık 2 km. kuzeybatısındadır. Kale aynı zamanda Karahan kalesiyle de sınırdır. Çevreye tamamen hakîm durumda olan kale 1990 m. yükselti ile bölgede yer alan kalelerin en yüksekte olanlarından biridir. Kalede yapılan incelemeler sırasında duvar izlerine ve kalıntısına rastlanmıştır. Günümüzdeki görüntüsü ile kaleden çok bir gözetleme kulesi olduğu izlenimini vermektedir. Köye yakınlığı kalenin tahribatını artırdığı gibi kalede kaçak kazıların yapılmasına neden olmuştur.
Cankurtaran Kalesi
Kümbettepe Kalesi
ispir’e 20 km. uzaklıktaki Pazaryolu’nun yaklaşık 1 km. kadar kuzeyinde Kümbettepe mahallesinde yer alan kale, 1470 m. yüksekliktedir. Kuzey-güney doğrultulu kale bölgeye hâkim bir konumdadır. Doğusundan bir dere akan kalenin girişi, diğer yönleri son derece sarp ve ulaşılması imkânsız olduğundan güneyden verilmiştir. Kalede, mimariyi belirleyecek duvar kalıntılarına rastlayamamakla beraber kuzeydoğu ucunda bir mekâna ait olduğunu düşündüğümüz yapı kalıntısı mevcuttur. Yapılan araştırmalarda az miktarda keramik buluntusuna rastlanmıştır. Bölgedeki Orta Çağ kalelerinden biridir.
Kümbettepe Kalesi
Laleli Kalesi
Pazaryolu İlçesi’nin 29 km. batısındaki kale, Laleli Köyü’nün 2 km. kuzeydoğusundadır. Çoruh Nehri kalenin, kuzeybatısından gelerek, güneydoğusunu dolaşmaktadır. Bölgedeki Çoruh Nehri’ne en yakın kalelerden biridir. 1380 m. yüksekliğindeki kalenin kuzeyinden İspir-Bayburt karayolu geçmektedir. Kale üzerinde yer aldığı ovaya hâkim bir konumdadır. Kalenin kuzeyinde moloz taş örgü sistemi ile oluşturulan Orta Çağ dönemine ait duvarlar vardır. Bu duvarlar büyük oranda tahrip edilmiştir. Sur duvarlarının ana kayaya yakın kısımlarında duvar kalıntıları bulunmaktadır. Kalenin üzerine oturduğu ana kayanın yüksekliği yaklaşık 30 m. kadardır. Kaçak kazılar sonucunda kalenin tahrip edildiği anlaşılmaktadır. Kalenin 100 m. kadar doğusunda, günümüzde elmalık olarak kullanılan yerlerde Erken Demir Çağ dönemine ait duvar kalıntılarına rastlanmıştır. Yapılan ilk incelemelerde bol miktarda Orta Çağ’dan başlayıp Erken Demir Çağ’a kadar uzanan keramikleri bulunmuştur.
Kaynak: İspir - Pazaryolu Tarih, Kültür ve Ekonomi Sempozyumu, 26-28 Haziran 2008, İspir
Alpaslan CEYLAN,Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
Yasin Topaloğlu, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü